Doğa sporları doğaya zarar veriyor

Gün geçtikçe spor çeşitleniyor, farklı spor dalları ortaya çıkıyor. Sıfırdan bir spor dalının ortaya çıkması yılların birikimiyle olduğu için genelde mevcut spor dallarına yapılan küçük rötuşlar, ekleme çıkarmalarla alt bir kol ortaya çıkıyor. Voleybolun alt bir kolu olan plaj voleybolu gibi. Doğa sporlarında ise bu fraktal çoğalma oldukça fazla. Kapıdışı da (outdoor) denilen dayanıklılığı ve sabrı sınayan bu spor kollarının bazıları doğaya zarar veriyor. Bu nedenle bazı ülkeler tarafından yasaklanıyor.

Yasaklanması bir doğaseverin yüzünü güldürür amma velakin buradakini değil oradakinin yüzünü güldürüyor. Çünkü orada (hadi batı diyelim) kısıtlamaya maruz kalanlar yasağın olmadığı bizim gibi ülkelerde soluğu alıyor. ‘Benim ormanım kıymetli senin ki değil. Benim hayvanım kıymetli senin ki değil. Benim yamacım kıymetli senin ki değil…’ diyerek gelen açık bir şirkin elçisi sporcu, sporcu değil turist misafir değil.

Çok var ama haberdar olduğum iki tanesini yazayım: Motokros ve heliski. Dağda, arazide, ormanda motosiklet kullanmaya motokros deniyor. Bu motorların bariz özelliği yüksek ses çıkarmaları ve silindir sayısının azlığından dolayı verimsiz çalışan motorun bolca karbon salmasıdır. Yüksek ses hayvanları ürkütmekte düşük yapmalarına sebep olmaktadır. Kuşlar, tavşanlar, tilkiler, sincaplar, kurtlar, ayılar… Bu çirkin makine sesinden kaçmak için yuvalarını terk etmektedir. Ortama hesapsızca salınan karbon ise hepimizi yavaş yavaş öldürmektedir. Belirlenmiş bir alanda belki müsamaha gösterilebilir fakat orman içi başta olmak üzere bakir alanlarda motorlu bir aletle yapılan sözde sporlara asla izin verilmemelidir.

Diğer spor kolumuz kayak merkezlerine sığmayanların gözdesi heliski. Kayak, snowboard yapacak kişi helikopterle karlı bir dağın tepesine bırakılıyor. Bu variyetli kişi (epey maliyetli bir iş) daha önce iz bırakılmayan/az bırakılan yamaçtan özgürce aşağıya kayarak iniyor. İnsin sorun değil. Hatta sağ selim insin. Lakin o tepeye kendi ayaklarıyla çıksın. Dağı titreten, çığları tetikleyen helikopterle değil. Kulakları sağır eden helikopter Kaçkar eteklerini inletirken avcılardan kurtulan son hayvanlarımız da adeta altına etmekte ve ödleri koptuğu için kısırlaşmaktadırlar.

İnsanoğlu artık keyfi keyiflerinden ödün vermelidir. Bir sincabın, bir tavşanın duruşu, bakışı, koşuşu sahte bir değerden, sanal bir rakamdan ibaret olan paraya değişilir mi? Değişiliyor. Bol sıfırlı rakamlar karşılığında tavşanları bizim tavşanlarımızdan değerli olan Norveç’ten Fransa’danuğursuz konuklara ‘buyur’ deniliyor. Vahşi doğamızı (!) gerçek vahşilerden korumak için medeni tepkimizi göstermekten asla geri durmayalım.