Hepimiz emeklilik için planlar yaparız. Bazılarımız birikim yapar, bazılarımız da yapmaz. Genç yaşlarda çalışarak birikim yapmak, yaşlandığımızda daha rahat bir emeklilik için kaynak sağlamış olur. Vücudumuzun da aynı sebepten dolayı birikim yaptığını söylemek yanlış olmaz. Ancak vücudun birikim yapabilmesi için düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme şarttır. Bunlar ilerde sağlıklı bir yaşlılık dönemi geçirmemiz için gerekli olan aktivitelerdir. Düzenli egzersiz, kişide kas ve iskelet sisteminden başlayarak, hareketin doğru ve sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarılmasını sağlar yarıca yerçekimine karşıda bizi ayakta tutar. Kas ve iskelet sistemi yeterince çalışmazsa, zayıflamaya, görevlerini yerine getirmemeye, ilerleyen dönemlerde bozulmuş duruş hareketlerin düzgün ve doğru şekilde yapılmamasına sebep olur. Sadece hareket kısıtlığı değil, kaybedilen esneklik de sakatlanma riskini arttırır, kuvvetli kas kemik yoğunluğunu koruyarak kırılmaları azaltır; bu sayede osteoporozdan(kemik erimesi) korunmaya katkı sağlar. Yaşlılıkta hareketli kalabilmenin temelinde sağlam kemik yapısı yatmaktadır. Bilinen bilgilerin dışında belki daha önce duyduğunuz ama hiç ilginizi çekmeyen Mitokondriden(hücre içinde bulunan bir organel) bahsedelim. Hücre içinde bulunan bu küçük yapı aslında vücudumuz için bir enerji merkezidir. Bütün hayati faaliyetler için gereken enerjiyi sağlar ve hücrelerde birden fazla olabilir. Bu ufak enerji birimlerimiz zamanla yıpranarak eski verimliliklerini kaybederler. Yapılan araştırmalarda düzenli yapılan dayanıklılık gerektiren egzersizlerin bunların sindirilmesini ve mitokondiriyal düzenin sağlanmasını kolaylaştırdığını göstermiştir. Enerji kalite kontrolünü artırmıştır. Basitçe anlatmak gerekirse yaşlılıkta ihtiyacımız olan enerjiye daha verimli ve kolay kavuşmamıza yardımcı olur. Enerji sistemimize gereken oksijeni sağlayan solunum sistemini de göz ardı etmemek lazım. 35 yaşına kadar arttırabildiğimiz akciğer kapasitemiz 35’inden sonra düşmeye başlar ve yeterince hacim kazandıramadıysak merdiven çıkmak, torunların peşinde koşmak veya parka gitmek hayal olabilir. Bu yüzden fazla tekrar isteyen egzersizlerin hayatımızda kaçınılmaz olması gerekmektedir. Şuan’a kadar hep dayanıklılıktan bahsettik; peki kas ve iskelet sistemimize bir şeyler öğretebildiğimizi biliyor musunuz? Nasıl derseniz 5. Duyunun dışında bir duyumuzun daha olduğunu söylersem evet bir duyu daha belki hiç duymadınız adıda Propriosepsiyon (Öz Duyum):eklemlerin boşluktaki pozisyonunu, konumunu, hareketini algılama duyusudur. Sinir-kas kontrolünün sağlanması için gerekli motor planlamaya ve kas refleksine katkıda bulunarak dinamik eklem stabilitesini sağlayan duyudur. Öz Duyum vücudumuzda hareket edebilen bölümlerinden gelen ve onların pozisyonunu gücünü ve hareketlerini devamlı kontrol edip düzelten otomatik ve bilinçsiz süreçler oldukları içinde bir şekilde bizden gizli kalan sürekli duyumsal akış için kullanılan bir kavramdır. Öz Duyum eklemlerden, kasalardan, hareket anımızda bize o anki pozisyon bilgisini verir. Aldığımız bilgi ile bir sonraki hareketimizi ayarlarız ve bunu aralıksız olarak yaparız. Mesela kapıya çarpmadan geçmemizi sağlayan veya zıplarken vücudun zeminin şeklini kavrayarak zemine göre basma kuvveti ayarlaması ve pozisyon laması sayesinde düşmeden zıplamamıza yardımcı olur. Bilinçsiz olarak gerçekleşen bu olay sayesinde düşmeden ve otomatik olarak birçok mekânsal değişiklik yapabiliyoruz. Sadeleştirmek gerekiyorsa ayaklarımıza bakmadan yürüyebilmemizi sağlayan temel duyudur. Bu duyunun geliştirebilmesinde bütün egzersiz tiplerin yardımı olur. Özellikle yumuşak zeminlerde yapılan egzersizler veya kapalı gözlerle yapılan egzersizler örnek olarak verilebilir yada sadece ayakkabısız zeminde yürümek bile Öz Duyuma katkı sağlar. Bu sayede ilerleyen yaşlarda düşme korkusu olmadan daha rahat hareket edilebiliriz. Genç yaşlarda yapılan her egzersizin ilerde harcanabilecek bir birikim olabileceği unutulmamalıdır.